Osman GÜLDEMİR

Sevgili Dostlar, Bu dönem değerli öğrencilerim ile birlikte ders dışı vakitlerimizde Soğan Öldü Yaşasın Yemek Yemek isimli kitabı okuduk. Sunar Kural Aytuna’nın Yitik Ülke Yayınları’ndan çıkan ve bizleri ziyadesiyle cezbeden bu kitabı aslında kendisinin geçmişte yazmış olduğu gazete köşe yazılarının derlemesi. Yani her biri dört beş sayfadan ibaret olan yemek odaklı yazılarından oluşuyor bu kitap. Yazılarda da en az bir tane dost sohbetinde veriliyormuşçasına sade tarifler yer alıyor. Bu tariflerin neredeyse tamamında pek ölçü yok ama kendisinin de vurguladığı gibi yemek sevdalılarının kolayca uygulayabileceği dilde. Haliyle mutfakla arası sağlam olan kişiler zorlanmadan bahsi geçen yemeklerin keyfine varabilecektir. Çünkü bu kitapta deniz mahsullerinden, kebaplara, çorbalara ve aile tatlılarına kadar farklı damaklara hitap eden bahisler var. Tabii ki kendisinin her daim yiyebileceğini belirttiği çeşit çeşit de pilav… Aytuna yazılarında yemeğe odaklanıyor ama onun etrafında yer al

Son günlerde yaşanan corona virüs pandemi vakası sebebiyle hepimiz evlerimizde izole kalmaya gayret gösteriyoruz. Dilerim bu günler biran önce geride kalır ve toplumumuz, insanlığımız sağlığına, sıhhatine kavuşur! Hal böyle olunca herkes yıllardır okumak istediklerini okuyor, izlemek istediklerini seyrediyor, yazmak istediklerini yazıyor ve veee pişirmeyi kafasına koyduklarını bir bir mutfakta şevkle hazırlayıp afiyetle yiyiyor… Bunların başında da tabii ki olmazsa olmazımız ekmek [1] geliyor. Ustalık, itina ve zaman gerektiren ekmek hususunda ben uzman sayılmam. Ama yıllardır hamurluları, dolayısıyla ekmeği de kapsayan uygulamalı dersler verdiğimden; bir de Kopenhag’da yaşadığım zaman zarfında çoğu vakit ekmeklerimi kendim yaptığımdan işinize yarayabilecek bir maya tarifi vereceğim. En erken kırk günde oluşan ve iki yüz yıla kadar yaşatılabilen bu canlı hamur için süreci hassasiyetle yürütmenizde fayda var. Çünkü bu bir fermente gıda ve fermantasyon mikroorganizmalar (bakteriler,