Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Fresne-Canaye Seyahatnamesi 1573

İçinde yeme-içme ile ilgili bilgiler barındıran bir diğer yabancı tarihî kaynak ise “Fresne-Canaye Seyahatnamesi 1573”. Yazarı, hukukçular ve tüccarlar yetiştirmiş Parisli iyi bir aileden olan, yabancı diller bilen Philippe du Fresne-Canaye; Türkçeye çevirisi ise Teoman Tunçdoğan tarafınca yapılarak Kitap Yayınevi’nden piyasa çıkmış. Alan çalışanlarının işine yarayabileceğini veya ilham alabileceklerini düşünerek bazı alıntılar yapıyorum. Lezzetler! “20 Ekim. Zara yakınlarına ulaştıksa da, sardalye ya da başka yiyecek maddeleri taşımak üzere donanmaya katılmak zorunda bırakılmaktan korkan gemi sahibi karaya çıkmak istemedi.” (s. 31, 32) “21 Ekim, çok güzel şaraplarıyla ünlü bir hisar olan Mortara’yı geçtik; bütün gece iyi bir rüzgârla yol aldık;…” (s. 32) “-Mortara oldukça bol zeytin ve çok tatlı şaraplar üretilen bir köydür.-” “-Burada şu güzel Morter şarabı yapılıyor.-” (s. 130) “…, Sabioncello’yu, eşsiz şarapların yapıldığı Ragusalıların adasını iskele yanında bırakarak Curzola kana

Türklerin Elinde Bir Alman Tâcir

Hans Ulrich Krafft’ın yazdığı, yıllar yıllar sonra basılan ve yine belli bir zaman sonra Turgut Akpınar tarafından Türkçe’ye çevrilen ve İletişim Yayınlarında basılan “Türklerin Elinde Bir Alman Tâcir” kitabı geçmişimiz hakkında oldukça şaşırtıcı gözlemler içeriyor. Nitekim 16. yy. sosyal yaşamı ve yönetim sistemi sürekli dilimizde ve zihnimizde olan konular değil. Eğitimli, görgülü ve sayılan bir aileden olan Krafft, kendisine teklif edilen Türk coğrafyasındaki ticaret işini kabul eder ve yola çıkar. Belli bir süre işleri rast gider ama sonunda patronları iflas eder ve onların maddi problemleri onun ceza görmesine sebep olur. Uzun süre hapiste kalır; kurtulmak için rüşvetler (hediyeler) verir, insanlarla iyi ilişkiler kurar, tanıdıklarından borçlar alır, ricalar eder ve sonunda serbest kalır… Kitapta; tabiki arada geçen olaylar, şahsi görüşleri, gözlemleri, hatalı tespitleri, yanılgıları da var. Ancak bizleri alakadar eden yeme-içme ile ilgili kısımları da var. Aşağıya bazılarından

Nilgün Çelebi’ye 3 Soru

Resim
Bugün sorularımızı, “Uluslararası Sosyoloji Derneği” üyesi ve “Sosyoloji Tarihi Araştırma Komitesi” yönetim kurulu üyesi, çok değerli sosyolog Prof. Dr. Nilgün Çelebi’ye yöneltiyoruz. 1-       Yeme-içmenin sosyoloji açısından önemi nedir? Mutfak kültüründen başlayarak bir toplumun ne gibi özelliklerine ulaşmak mümkündür? Yeme içme; ister tekil sosyal kişilerin ister kolektif kişiliklerin sosyal hayatın ortam ve ağlarına sundukları, tarihselliğe ve kültürelliğe sahip sunum örneklerindendir. Yeme içme sadece yapılıp edilen ve sözle ifade edilen değil aynı zamanda imgesel ve simgesel anlamlara da sahip olan, insanın kol ve kafa emeğinin yanı sıra duyarlılığını da yansıtan bir fiil ve amel bileşkesidir. Bu nitelikler yeme içmeyi sosyal bir olgu katına getirir. Yeme içme ve onlarla ilintili süreç ve kurumsallaşmalar sosyolojide karşımıza mikro ve mezzo seviyelerde olduğu kadar makro seviyede de çıkabilir.    Mutfak kültüründen hareketle toplumların zaman içinde neleri, nasıl biriktirdiğin

Optimum Beslenme & Bursa Dağ İlçeleri

Geleneksel beslenme: Glisemik indeksi düşük; vitamin ve minerallerce zengin, doğal tarımla elde edilmiş gıdalardan oluşan; rafine, hazır, endüstriyel gıdalardan uzak beslenme biçimidir. Optimum beslenme: Minimum hastalık riski, maksimum iyi hal/sağlık, dolayısıyla “maksimum sağlıklı yaşam” hedefiyle oluşturulan beslenme biçimidir. Bursa dağ ilçeleri (Harmancık, Büyükorhan, Orhaneli, Keles); tahıl, sebze-meyve, bakliyat ağırlıklı bir tüketime sahip olduğundan ve ekonomik sebeplerden olsa gerek et tüketiminin az olmasından, eğitim ile optimal beslenme alışkanlıklarını edinebilir. Nitekim bölge insanı sanayi ve kentsel yoğunluktan uzak olduğundan halen geleneksel beslenme uygulamalarını sürdürmektedir, rafine ve hazır gıdalardan oldukça uzaktırlar (Özellikle hazır ve ön pişirmelerin yapıldığı gıdalar). Dağlık bölgesi ilçelerindeki ananelere bağlılık, tabuların yıkılması açısından birçok zorluk teşkil etse de, beslenme yönünden birçok potansiyel avantajı da barındırmaktadır (bulgur tüket