Kelebek
Sevgili eniştem Celalettin Akkuş tavsiye
edene kadar farkında bile olmadığım bu eski kitap[1], bir kürek mahkûmunun gerçek
anılarından oluşan harika bir roman. Bir çırpıda zevkle okuyorsunuz. Sade dili
ve her şeyi olabildiğince açık yazması ile gerçekten hârika…
Yeme içmeden uzak konulu kitaplara
burada yer vermediğimi biliyorsunuz. Ancak bu kitapta alanımızla ilgili de
dikkat çekici bilgiler var. Sizlerin de hoşuna gidebilir düşüncesiyle aşağıya
bazı alıntılar yapıyorum.
Lezzetle kalın!...
“… Beni beklemeden yemeklerini
yemişler, konserve mısır unundan yaptıkları bir çeşit çorba çok lezzetli,
birkaç sosisle birlikte atıştırıyorum…” (s. 136)
“… Bir tahta kap içinde, ekşimtrak,
çok iyi mayalanmış meyve suyu, bir muz yaprağı üstünde de, en azından iki kilo
gelen koca bir ızgara balık sunuyorlar…” (s. 161)
“… Odama gitmek üzereyken İrlandalı
rahibe beni mutfağa sürüklüyor. Koca bir çanak kahve, taptaze kara ekmek ve
tereyağı veriyor, bir şey söylemeden ayakta kahvaltımı bitirmemi bekliyor…” (s.
197)
“Mutfakta masanın başında oturmuş,
tabağıma, haşlanmış patatesle et koyuyordum ki kapı açılıyor ve beyaz
üniformalı, tüfekli….” (s. 198)
“… Avluda kaldığımız üç saat içinde,
içine ‘papélon’ ham şeker atılmış en az on fincan koyu kahve içtim. Bu kahve,
bana dünyanın en güzel içkisi gibi geliyordu…” (s. 209)
“… Sigara içmeyenler için de, özel
olarak yapılan şekerler ve pastalar vardır. Her binada bir ya da iki kahveci,
yaptığı Türk kahvesini bütün gece sıcak tutar. Zaman zaman koğuşta gezer,
kampta yapılan tencerelerde devamlı olarak sıcak tutulan kahve ya da kakaoyu
satar.” (s. 304)
“Lokanta açmayı. Ben çok iyi aşçıyım.
Dostum da, Çinliler’in yaptığı bir çeşit makarna yemeği olan ‘Chow Mein’
ustası.” (s. 482)
“… Akşam masa başında Julot’un
pişirdiği sebze çorbasıyla makarnayı yiyiyoruz.” (s. 498)
“… Oysa buradakilerin çoğunun sağlık
durumu iyi, çünkü bol ve lezzetli yemek yiyorlar.” (s. 546)
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler...