Pir-i Lezzet Kitabı
Bilirsiniz, mesleğim gereği teknik ve akademik eserler dışında roman, hikâye, öykü ve şiir gibi edebi eserleri de zamanım elverdiğince okurum. İşte bu okumalarımdan birisi olan Pir-i Lezzet kitabını ele aldığımda, sayfalar ilerledikçe öğrencilerimin de faydalanması gerektiğini düşündüm. Nitekim bu dönemin serbest zaman okuma kitabı olarak tavsiye ettim. Onların dönütlerini aldıkça da her defasında iyi ki Saygın Ersin bu kitabı kurgulamış ve kaleme almış ve iyi ki April Yayıncılık basarak bizlerle buluşturmuş dedim.
Çünkü özetle, Ersin
eserinde, olaylar ilerlerken Osmanlı dönemi mutfak dünyasını başarılı bir
şekilde canlandırabilmiş. Ayrıca mutfağın sadece yemek pişirilen bir yer
olmadığını, gıdaların karın doyurma dışında güçlü fonksiyonlarını ve aşçının yeri
geldiğinde bir simyacı gibi gıdaları dönüştürerek olağan üstü etkiler
yaratabileceğini aktarmış. Yani aşçılık mesleğine hafiften fantastik dokunuşlar
bile mevcut.
Tabii, kimi yerlerde
minik editlemeler yapmak mümkün. Meselâ sayfa 61’de yer alan “korkunun en etkili iştah açıcı” olduğu
beyanı günümüz insanı için geçerli değil, bildiğim kadarıyla Osmanlı toplumunda
da değildi. Çünkü korkan insan tam aksine yeme-içmeden kesilir… Öncelikli
düşüncesi o anda güvende olmaktır. Bir de “baş
aşçıbaşı”, “aşçıbaşı” gibi kavram
tutarsızlıkları var.
Neyse kitap içeriğini
analiz ederek okuma heyecanınızı söndürmek istemiyorum. Ama kesinlikle
edinmenizi ve okumanızı öneriyorum. Ve yazardan benzer ruhta, mutfak dünyası
ile ilişkili yeni eserler arzuluyorum. Hatta Pir-i Lezzet’in ikincisi, üçüncüsü
ve üstelik beşincisi bile keyifle okunacaktır.
Bu düşüncelerimde yalnız
olmadığımı değerli öğrencilerimin yazılarında da görüyorum. Tamamını sizlerle
paylaşmam mümkün değil ama birer, ikişer cümle aktarmam hoş olacaktır.
Keyifli okumalar!...
“Roman hakkında işleyişi, ayrıntıları, bir insanın aşkı için neler
yapabileceğini, aşçılık zanaatının ne denli büyük ve güzel olması belki de bu
zanaatı seçerek ne kadar iyi bir tercih yaptığımızın göstergesidir.”
Abdullah GARİP
“…
aşçıbaşının maceraları kitaba çekmişti beni, ondan sonrasını nasıl okuduğumu
hatırlamıyorum.”
Ahmet EKİNCİ
“Cevherlerle dolu bu romanı adeta içtim ve her lokmasından ayrı zevk
aldım.”
Ahmet Alp AKAR
“…aynı zamanda kitabın 17 dilde çevrilmesi de sadece bizim değil farklı
kültürden insanlarında dikkatini çekebilecek kadarda ustaca yazılmış bir kitap
olduğunu gösterir.”
Ali ÖZER
“Balıkçının yerindeki yemek adabı ise gerçekten gözümün önünde
canlanmakla kalmadı içime işledi. Öyle ki sadece onun üzerine bir kitap olsa
soluksuz okuyabilirdim.”
Ali ALİOĞLU
“Yazar çok iyi bir iş çıkarmasına rağmen kitabı yangından mal kaçırır
gibi bitirmesi beni üzdü. Çünkü uzun zamandır bu kadar keyif alarak okuduğum
tek kitaptı. Acilen Pir-i lezzet kitabının devam kitabı çıkması gerek, bu kadar
güzel hikâyenin ayrıntılarını merak ediyorum.”
Ali AYAZ
“Aşçıbaşının bambaşka bir silahı vardı yaptığı yemekler. Bu noktada
mesleğimin ne denli mühim oluğunu gördüm.”
Alperen GEMİCİ
“Şaşırtıcı olan ise Saygın Ersinin mutfakla alakası olmamasıydı. Bu
kitabı yazmak için gösterdiği çabaya da insan ayrıyeten büyük saygı duyuyor.”
Aras ORTAASYALI
“En güzel baharatları bulmak için uzun yolculuklara çıkılması da
aşçılıkta baharatın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.”
Ayça DEVECİ
“Kitapta yemekleri anlatırken kullandığı cümleler o kadar etkili ki
adeta okurken acıktım. Ama en önemlisi yapacağımız mesleğin ne kadar kutsal,
güzel ve önemli bir meslek olduğunu bana bir kez daha hatırlattı.”
Ayhan Buğra DOBAÇ
“İçinde astrolojiden gastronomiye çokça farklı konuya değinen, bir sürü
duyguyu aynı anda yaşatan, her bölümü okudukça insanda daha da merak uyandıran
nefis bir içeriği var.”
Ayşe Gizem ACAR
“Pilavın en güzel tanımını bu kitapta okumuş olabilirim; ‘tane
karabiberin yaktığı yerleri pilavın yumuşaklığı okşuyor, baharat ve pirinç
tereyağından bir yatakta yekvücut olmuş’ pilavın anlatımının naifliği kitabın
başlarında sürükleyiciliğinin ışığını hissettirmişti.”
Ayşenur YAVUZ
“Özetle okuduğum bu kitap ileriki aşçılık hayatımda kendimden her daim
emin olmamı, elimden geleni yaptığım sürece yaptığım işte başarılı
olabileceğimi, asla vazgeçmemem gerektiğini gösterdi.”
Berkay OKAN
“Piri Lezzet olma yolunun sadece kitapla ve eğitimle olmayacağı,
hislerimizin, yetki ve becerilerimizle olacağını da öğretiyor her bir adımda
bizlere.”
Betül AKDEMİR
“Doğaüstü bir tat duygusu umulmadık şeyler yapabilir. Mezara götürebilir
ya da çiçekler açtırabilir asi bir bedende. Bu çiçek ne zaman şakımaya başlasa
karanfilli elma kokusuyla tüm Cihan’ı yerle bir edecek kuvvete sahip olabilir.”
Burçin KAHRAMAN
“Kitapta en çok beğendiğim noktalardan bir tanesi de merak unsurunun çok
iyi işlenmiş olması.”
Caner KIRMIZI
“Kitaba ilk başladığımda yemeğin insan psikolojisi ve fizyolojisi için
ne kadar önemli olduğunu bilsem de kitabı okudukça bunun önemini daha fazla
kavradım.”
Cansu ALTINSOY
“Çok fazla insanın fark edemediğini tahmin ediyorum ama bir usta ve
yetiştirdiği kalfası arasında kuvvetli bir bağ oluştuğunu, mutfaktaki her
çalışanın aslında fark etmeden birer aile olduklarını da sezdim ben.”
Cansu BİÇKİN
“Pir-i Lezzet yemek yaparken hangi duygusunu katarsa o yemek insanlarda
öyle bir etki bırakıyor. Yemeklerin burçlarla, tıpla ve sağlıkla yakından
ilişkisi olduğu için her yemek her insanda farklı duygular uyandırıyor.”
Ceren AYDOĞAN
“Ayrıca dillere destan olan Osmanlı saray mutfağının işleyişi, bölümleri
ve zenginliği güzel bir şekilde aktarıldığından dolayı saray mutfağına bu
açıdan bakmak da hoşuma gitti. O dönemde yeme içmeye verilen önemi tekrar görmüş
oldum.”
Ceren KUTLU
“Beni en çok etkileyen bölüm ise aşçıbaşının neredeyse bebekken bile
olağanüstü bir damak zevkine sahip olmasıydı.”
Ceylin ARDIÇ
“Pir-i lezzet’ in en büyük yeteneği de lezzetin bir dili olduğunu
bilmesi ve lezzetleri yaptığı yemeklere fısıldayarak hislere hükmetmesidir.
Pir-i lezzet bu özel yeteneğini kullanarak intikam alıyor ve âşık olduğu kadına
kavuşuyor.”
Chaala VATANSEVER
“Tarih ve yemekler konusunda bu kadar ilgili olup bir de güzel bir aşk
okumak, bir kitaptan daha ne bekleyebilirsiniz ki?”
Damla AKBULUT
“Özellikle okurken değişik yemek isimlerini, anahtar kelimeleri,
terimleri de anlamlarıyla beraber altını çizerek, yeri geldiğin köşelerini
kıvırarak dönüp dönüp her seferinde hayranlık duyduğum yerler var.”
Damla ŞAHİN
“…, kısaca özetlemek gerekirse lezzet ile harmanlanmış aşk ile
tatlandırılmış büyüleyici bir tarih romanı.”
Derya KOVANCI
“Bu kitabın bana yaptırdıkları ve hissettirdikleri ağzımda yarım kalan
bir tat gibiydi. Yanlış anlaşılmasın yarım kalması kitabın kabahati değildi. Bu
kesinlikle benim telaşa kapılmam yüzünden oldu. Sonuçta ise kendimi kitap
bittiğinde tam olarak doymamış fakat o lezzetin farkına varmış olarak buldum.”
Dilan ATEŞ
“Ana kahramanın sıra dışı tat alma duyusunu ve insanları yaptığı
yemekler ile etkileme yeteneğini bir aşçı adayı olarak fazlasıyla kıskandım
diyebilirim.”
Doğancan Samet KARADENİZ
“Pir-i Lezzet ise yemeklerin kişiler üzerindeki etkisini dünyayı
dolaşarak öğrenmiştir. Kişilerin burçlarına bakarak yıldız haritalarını
inceleyerek kişilerin ne istediğini çözmeyi öğrenmiştir ve bunu gökyüzünden
anlayan bir hocadan ders alarak başarmıştır.”
Ebru BAL
“Burada sofra düzeninin en az ziyafet yemeği kadar önemli olduğu, göz
alıcı ve göze hitap ettiği anlatılmış.”
Ecem Naz ÖZÜTÜRK
“Gerçekten kitap boyunca aşçıbaşının sakladığı sırrın ne olduğunu,
amacının ne olduğunu merak ettim. Bu merak hissi kitabı bir an önce bitirmek
istememi sağladı. Ama bir yandan da yazar bana kitabı yaşattığı için hiç
bitmemesini istedim.”
Ekin Sude ERGEL
“Ve pir-i lezzete inanmış olanların belki de hiç de küçümsenecek
yanlarının olmadığı hakkında noktalanmıştır.”
Elif Nur KENAR
“Aşçıbaşı örneğinde de işini seven aşçının kim için çalıştığının önemli
olmadığı her zaman işini ciddiye aldığı da görülmektedir.”
Elif ÇALIK
“Aldığı eğitimle ve Kamer’e kavuşmasıyla ruhu tamamlanan Cihan,
lezzetlere onunla birlikte duygulara hükmedebilir hale gelir.”
Emine ÇAKIL
“Aşçılık hakkında okuduğum ilk kitaptı, okudukça aslında bir aşçının
nelere kadir olabileceğini anladım.”
Emine Gökçe SAĞDIÇ
“Bu mesleği yapacak her insanın piri lezzetin hikâyesini okuyarak tanık
olmasını isterim, ki bu meslekte yokluktan bile bir var olabilirlik
çıkabileceğine inanabilsin.”
Emin Eren GENÇ
“… kitapta geçen tıp, gökyüzü ilimi ve aşçılık birbirinden bağımsız
konular değil aksine bağlantılı iki daldır.”
Emirhan METİN
“Aşçıbaşının yaşadıkları zorlukları, onun geçmişini, bu kadar nasıl
başarılı olduğunu, onun aşkını anlatıp yemeklerle, tatlılarla, içeceklerle harmanlayan
bir roman.”
Enes Furkan CAN
“Romanın başkahramanı Aşçıbaşı’nın, Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler
ve Suç Ceza’sındaki Fyodor Pavloviç veya Raskolnikov’a benzer bir yoğunluğa
sahip olması da benim açımdan çok güzel bir tesadüf oldu.”
Enes Serdar ÖĞÜT
“… sıkılmadan yorulana dek okuyorsunuz, İsfendiyar Usta’dan, Bekir Usta’ya
kalfadan, çırağa diyaloglar geçerken merakla diğer kısımda ne olduğunu okumaya
devam ediyorsunuz, hikâye akışı çok güzel olmuş demek mümkün.”
Ersin AKDEMİR
“Kitaptan kesin olarak öğrendiğim ve anladığım bir şey varsa o da asla
pes etmemek, ne olursa olsun ayakta kalıp devam etmek, bir gün o çok
arzuladığımız şeye kavuşma düşüncesiyle yaşayıp, hareket etmek.”
Esma Betül DURMUŞ
“Osmanlı döneminde İstanbul’daki bir konakta başlayan Aşçıbaşı’nın
serüveninin aslında Osmanlı Sarayı’na kadar uzandığını hatta belki de hayatının
dönüm noktasının burası olduğunu görüyoruz. Bu serüveni kendi odanızda
koltuğunuza oturmuş okuyor gibi değil de sanki Aşçıbaşı’nın çalıştığı mutfakta
ya da sarayın bahçesinde gibi hissediyorsunuz.”
Esma SARI
“Yalnızca yemek olarak ele alınmamış. Kelimelerin kullanılış şekli
oldukça etkileyici. Kendinizi kimi zaman şiir kimi zamansa bir kişisel gelişim
kitabı içinde gibi hissediyorsunuz.”
Esra YILDIZELİ
“Sürekli sonunu merak ederek ancak içerisindeki öğretici ve ders
çıkarmam gereken kısımları kaçırmamaya çalışarak zevkle okudum.”
Eyüp Ensar GÜNER
“Pir-i lezzette romanın içerisinde gözünüz kapasanız bile yolunuzu bulup
hikâyenin sonuna ulaşabiliyorsunuz.”
Fatma Binnur ARSLANHAN
“Kitapta bazen aşka inandık bazen yalnızlığı yaşadık bazen huzuru bulduk
ama en çok bizi lezzetli yemekler mutlu etti gerçekten aşçının yaptığı iş çok
zordu açıkçası silahtar ağa gibi üst düzey kişilere yemek yapmak herkesin harcı
değildi.”
Fatmanur ÖZDEN
“Yer yüzüne ender gelen bir yeteneğin, tatlara ve kokulara hükmederek
zihinleri ve duyguları etkisi altına aldığı, aşk dolu bir destan.”
Furkan KAHRAMAN
“Daha doğru düzgün başlamamışken sonunu merak ettiren bir kitap…
Yalnızca yemek, tatmak ve Gastronomi konularında değil, Tarih, Astronomi ve
Astroloji hatta Sosyoloji ve Psikoloji alanlarında da bilgiler ve esintiler
barındıran bir kitap.”
Furkan TAN
“Günümüzde, belki de Antakya mutfağının bu kadar çeşitli ve güzel
yemeklerden oluşmasında kim bilir, Pir-i Lezzet ’in bir parmağı vardır.”
Gökçe AKYIL
“Tencerelere gizlenmiş o küçük ışıltılar karnımızı değil aslında
ruhumuzu doyuruyor, besliyormuş meğer…”
Gökçenur AKBAŞ
“Mutlu sonla biten bu etkileyici hikâyede aşkın bu kadar güzel işlenmesi
ve gastronomi ile bu kadar güzel harmanlaması beni kitaba çok bağladı. Yaptığı
yemekleri tarif etmesi ve ince detaylarıyla anlatması onu mutfağın bir
köşesinden izliyormuşum hissine kaptırdı açıkçası.”
Görkem KIZILASLAN
“Kitapla birlikte yemek yapmanın sadece malzemeleri karıştırarak karın
doyurmak anlamına gelmediğini, yemeğe katılan baharatların malzemelerin insanın
üzerinde bir sürü etki yaratabileceğini öğrenmiş oldum.”
Gülistan ÖNEN
“Bir yandan kitabın içinde yaşarken aynı zamanda Yamak Ahmet dizisinin
içerisindeydim sanki. Bu yüzden kitap bittiğinde kendimi çok büyük bir boşlukta
hissettim.”
Gülnur AKTAŞ
“… gerçekten yemeklerin insanın zihninde yer edindiği, güzel ve
uğraşılarak yapılan yemeklerin, yemekte kullanılan malzeme ve baharatlara
gerekli önemin verilmesiyle sevmese bile o yemeği insanlara sevdirilebileceği
ve bununla insanlara istediğini yaptırabileceğidir.”
Habibe MENEKŞE
“Hiç bilmediğim yemeklerin isimlerini duymak kitabı bitirip o yemekleri
araştırmak benim için tatlı bir meraktı.”
Hacer İŞCAN
“Bu alıntılarda da görüldüğü üzere bir aşçı zor koşullarda dahi
marifetini sergileyebilmelidir.”
Hacer ÖZSARI
“… Osmanlı saray mutfağının bölümlerini, cariyelerden padişaha kadar hangi
makama kaç çeşit yemek çıktığını ve bunlar gibi birçok yararlı bilgiyi bizimle
paylaşıyor Saygın Ersin yazdığı Pir-i Lezzet isimli kitap ile.”
Haluk PALULUOĞLU
“Hikâye Osmanlı döneminde geçtiğinden dolayı genelde Osmanlıca kelimeler
içeriyordu ve hikâyeyi hayal gücüme yansıtmamı zorlaştırıyordu.”
Harun EREN
“Benim için en önemlisi de kitabı okuduktan sonra yemeklere karşı bakış
açımın değişmesiydi. Monotonlaşmış hayatımda sadece karnımı doyurmak için yapıp
yediğim yemekler şu an gözümde daha farklı.”
Hatice BAKIR
“Cihanın yaşadığı her şeye rağmen pes etmemesi ve gerek devlet gerekse
kendi canı pahasına sevdiğine ve istediği hayata kavuşması bizlere de hiçbir
zaman pes etmemiz ve hedeflerimize ulaşmak için çabalamamız gerektiğini
gösterdi.”
Hüsnü Safa ÇANKAYA
“Kitabı okuduktan sonra yemeğin sadece acı, tatlı, tuzlu şeklinde sınıflandırılmaması
gerektiğini kavradım yemek aslında bir sanat olmakla beraber kitap bana yemeğin
aslında bir lezzet topluluğu olduğunu hatırlattı.”
İlayda İBRİKÇİ
“Bana kalırsa tek kusuru bazı yerlerde okuyucu zamanı karıştırabiliyor.
Flashback yapılan yerlerde anı mı yaşıyor geçmişe mi gitti diye düşünürken
bölüm kaçıyor, baştan başlamak zorunda kalıyorsun.”
İrem TEPEDELDİREN
“Lezzetin tanımı nedir ki zaten birey için? Yahut önümüze hiç de
sevmeyeceğimiz bir yemek gelse dahi insan anlam kazandırır o yemeğe, insan
lezzetli kılar her şeyi. İşin özü aslında tamamen bu, kitap da bu düşünceyi çok
güzel aktardığı için içinden çıkmak istemediğim bir dünya oluşturdu bende.”
Kübra PAMUK
“İşte Pir-i Lezzet burada devreye girerek yemeklerin tadını koruyarak,
tatların şiddetini ayarlamakla görevliydi bunun için de öğrenmesi gereken daha
pek çok şey vardı.”
Kübra BOZKURT
“Adını birçoğumuz daha önce duymadığı yemekler, bu kitapta kendilerine
yer buluyor.”
Mehmet YEŞİL
“… lezzetin tanımını yapan kitabımız okudukça acıktıran, insanı mutfağa
girmeye teşvik eden, yemeğin sadece doymaktan ziyade hissedilen bir yanı
olduğunu gösteriyor.”
Melek BİLTEKİN
“Yazar saray mutfağını betimlerken her detaya dikkat etmiş ve insanın
iştahını arttıracak tarifler sunmuştur. Aşçı adayı olarak bu tarifler beni
meraklandırıp, damak zevkime uyup uymayacağı bende merak uyandırdı.”
Melike DEMİR
“Ne kadar ustalık derecesine gelsek de biz insanlar bilgiye ve öğrenime
aç olarak yaşıyoruz. Bu kitaptan anladığım her yemek birilerinin geçmişine ya
da yaralarına dokunabilir.”
Melisa ALTUN
“Ne demişler aşk bir cihanı bile yerle bir edebilir. Hem çok tutkulu bir
aşk romanı hem de Cihan’ın öğrendiklerini okura yansıttığı için eğitici bir
roman olmuş. Başta da değim gibi sadece roman demek az kalır...”
Miraç Ezgi AVCI
“Osmanlı tarihine, mutfağına ilgisi olan biri olarak söyleyebilirim ki
Pir-i Lezzet kitabı çok sürükleyici ve okudukça merak uyandıran anlatılan
yemekleri yapma isteği ve tatma isteği uyandıran bir kitaptır.”
Muhammed Emin CAN
“Hikâyenin en başında bir evin aşçısı olarak gördüğümüz baş karakterimiz
yine kendini öne çıkaracak bir hamleye imza atıyor ve Topkapı Sarayı’na aşçı
olma hakkını kazandırıyor kendine.”
Nazlı ATMACI
“Aşçıbaşının aşkı için o upuzun yolları ender yeteneğiyle kat etmesi
gayet güzeldi.”
Neslihan KARACA
“Kitapta dikkat çeken bir diğer nokta ise aşçıbaşının yaptığı yemeklerin
ya da içecekleri efsunlaması ve anlatılana göre bu efsunların gerçek olması.”
Nurdan ÖÇGÜDER
“… ben bu kitabı okurken başta tarih kitabı zannettim. Okumaya devam
ettikçe aşk kitabı oldu ve daha sonra macera kitabı oldu bence. Kitap güzel,
karmaşık kelimeleri kafamı biraz karıştırsa da genel olarak olayları anladım.”
Oğuzhan ÜSTÜN
“Osmanlı döneminin eşsiz lezzetlerinden bahsederken bir şef adayının
gönlü hoplatabilecek kitap, Osmanlı saray mutfağının şaşası ve içindeki
karmaşayla alnından terler döktürebilir, kellem koltuğumda yemek yapma
tehlikesini göze alır mıydım diye aşçılara kendini sorgulatabilir nitelikte.”
Orhan ÖZKAN
“Kitaptaki herkese kükreyen, padişahı bile kendisinden çekinir hale
getiren Silahtar Ağa ve Haseki Sultanı yola getirişi, istediğini elde edişi her
kapının anahtarı olduğunu güzel örneklerle önümüze getiriyor.”
Orhan ÖRÇEN
“Kitap eski Osmanlı döneminde geçiyor. Bir Türk tarihi meraklısı olarak
bu olay beni çok heyecanlandırıp, kitaba biraz daha bağladı.”
Ozan YARDIMCI
“Bu meslekte yolun çok başında olmama rağmen bu kitap bana umut
aşılamaya, beni yapabileceğime inandırmaya çoktan başlamıştı.”
Özge BARANSEL
“Osmanlı mutfağını çok fazla tanımıyorum. Bu kitap sayesinde birçok
yemeği öğrendim. Osmanlı mutfağında çalışmanın nasıl olduğunu, sistemin nasıl
işlediğini gördüm. Yeniçerilerin merasimini, onlar için hazırlanan yemekleri,
kazan kaldırma olayını öğrendim. Kültürel olarak da birçok şey kattı bana.”
Özge FİLİZ
“Yemeklerde yaptığımız ufacık bir dokunuş insanların hayatını çok farklı
şekilde etkileyebilir, onlarda bambaşka hisler ve anılar bırakabilir. Umarım
insanların hayatına güzel lezzetler ile dokunabiliriz...”
Rabia ZEVZİR
“Aynı zamanda bu kitap bana hayatla ilgili pek çok ders verdi. Çok
yetenekli bir insan dahi olsam- ki öyle olduğumu düşünmüyorum – yapacağım işte
uzmanlaşmanın yıllarca süreceğini, sabrı, tutkuyu hepsinden önemlisi mutlu ve
huzurlu bir hayat yaşamak için sevdiğim şeylerin peşinden koşmam ve vazgeçmemem
gerektiğini öğretti.”
Remzi NİĞDELİOĞLU
“Kitabı elinize aldığınızda size içindeki yazıyı güçlendiren ve
yansıtabilen kapak görseli üzerinizde hoş ve abartısı olmayan bir fikir
veriyor. Bu kapağın içinde de sizi Osmanlı altyapısı altında saray mutfağındaki
aşçılık teması karşılıyor ve bence durgun bir yapıya sahip olsa da
yemeklerdeki, kokulardaki ilmek ilmek dokunmuş olan Balzac’ı aratmayan
betimlemeleri…”
Resul YILMAZ
“Saray mutfağından Devlet-i Aliye'nin siyasetine yön verebilmesine mi
şaşırmalı yoksa bunu aşkı için yapmasına mı bilemiyorum ama hayranlık uyandıran
bir karakter olduğunu her okurun hiç şüphesiz söyleyeceğini düşünüyorum.”
Reyhan YILDIRIM
“Sana yol gösteren ve eğiten ustalarına karşı her zaman saygı
göstermelisin. Kendi sırların da olmalı, elbette yardım alabilirsin ama diğeri
lezzetin her zaman kendi sırları da vardır.”
Rezan GÜNGÖR
“Her defasında aşçıbaşı ile ben de o tedirginliği yaşıyordum. Kitabın
mutlu sonla bitmesi beni gülümsemeye itmişti. Müthiş bir emekle yazılmış bir
kitap.”
Samet EMİNOĞLU
“Aşk ve lezzet kavramının üstünlük sağladığı bu kitap hem üslup hem de
olayların sıralanışı bakımından ilgi çekici olurken lezzetin insanın duyguları
ve düşünceleri üzerindeki etkisi ve doğurduğu sonuçlar bakımından da bir hayli
hayrete düşürüyor.”
Sedanur BUDAK
“Aşçı başı ile birlik de Topkapı sarayının mutfağına yemeklerin,
lezzetlerin dünyasına giriyor onunla birlikte soğan doğruyor, et dilimliyor,
baharat seçiyor, şerbet içip adını bile bilmediğim eski yemeklerin tadına
bakıyorum.”
Sema BAYTAR
“Merak duygusunu da romanın sonuna kadar hissediyorsunuz. Her bir
sayfayı okuduğunuz da aşçıbaşının hayatını anlıyor onunla birlikte yeni
bilgiler öğreniyorsunuz.”
Semiye KIRAL
“Üslubun, daha doğrusu Osmanlıca bazı kelimelerin anlaşılması zor olsa
da kitaba kendini kaptıran biri için pek de önemli durum değil…”
Senem KÜÇÜKYILMAZ
“Saygın Ersen'in halihazırda 17 dile çevrilmiş gastronomiyle
harmanlanmış, aşkla tatlandırılmış bir tarih yolculuğu. Olay örgüsü 17.
yüzyılda Osmanlı topraklarında geçmekte.”
Sinem SARİAL
“İlk dersinde aynı peynirin tatlıyla başka, acıyla bambaşka bir lezzete
dönüşmesi onu o çocuk aklıyla mucize gibi hissettirdi.”
Şule KERECİ
“Benim için okuması keyifli ve herkese tavsiye edebileceğim bir kitaptı.”
Taçim SEZER
“Lezzet katmanları gibi birçok duyguyu, düşünceyi, lezzeti ve kokuyu
okuyucuya geçirebilen bir kitap. Fantastik ögeler ile hayal dünyasını
olabildiğince genişletiyor.”
Tuğçe ÜNALAN
“Aşçılıktan tutun astronomiye, astronomiden edebiyata, edebiyattan canlı
bilimine birçok alanda bilgiler bulunuyor olması ve yemeklerin bu bilimlerle
bağdaşıyor olması çok güzeldi.”
Tuğba ÖZTÜRK
“… akıl almaz lezzetli yemekler yapan ve fısıltısıyla bile her şeyi
tatlandıran bu aşçıbaşı, sadece lezzetlendirmekle kalmayıp ilmine ilim,
yemeklerine işlev katacak bilgiler öğreniyor.”
Uğur ASLAN
“Lezzet olmayı hak etmek için hep yeni şeyler keşfedeceğini biliyordu
ama artık bunu Kamer ile yapacaktı.”
Yaren Ezgi ŞİŞİK
“Kitap bana hem yemek dünyası hakkında hem de eski zamanlardaki hayat
hakkında bilgiler verdi. Şu an geriye dönüp bu kitaptan ne öğrendiğimi sorsanız
belki tam anlatamam ama beni ben yapacak karakterime bir damla da bu kitap
koymuş oldu.”
Zeynep AYTEN
“Lezzetlerin piri olan aşçıbaşının elinden, dilinden dökülen yemekler
tatlar, kokular iştah kabartıcı ve merak uyandırıcı okumak her açıdan benim
için büyük bir zevk oldu.”
Zilan ŞAH
“Romanı bitirdiğim zaman en merak ettiğim konulardan biri ise, eşine az
rastlanır doğaüstü bir güce sahip olan Aşçıbaşı’nın bu kitaptan sonra da
serüvenlerine devam edip etmeyeceğiydi.”
Zübeyde Selin BALCI
“Genel olarak bu kitaptaki betimlemeler ve detaylar harika, tarif edilen
tüm mutfakları, gemileri, baharat raflarını, pazarları, yemekleri ve şehirleri
resmedebildim.”
Zühal AYDIN
Pir-i Lezzet
Saygın Ersin, April Yayıncılık
314 sayfa
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler...