Tolga Tipi’ye 3 Soru
Bugünkü sorularımız, Uludağ Üniversitesi, Harmancık Meslek Yüksekokulu müdürü, değerli Tarım Ekonomisti Yrd. Doç Dr. Tolga Tipi’ye ulaşıyor.
1- Yeme-içmenin tarım ve tarım ekonomisi üzerine etkileri nelerdir? Tarım ile mutfak kültürü arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? Bunların arasındaki bağ ne gibi sonuçlar doğuruyor?
Tarım ile yeme-içme arasında birçok açıdan önemli ilişkiler mevcuttur. İlk olarak insanların yeterli gıdaya ulaşabilmeleri tarım sektörünün üretim gücüne bağlıdır ve günümüzde “gıda güvencesi” olarak ifade edilen önemli bir konudur. Yeterli gıdaya sahip olmak yanında, insan sağlığına zarar vermeyen yani güvenli tarımsal üretimin gerçekleştirilmesi önemlidir. Ülkemizde hala tarladan sofraya “gıda güvenliği” çözüm bekleyen bir sorun önemini korumaktadır.
Tarladan sofraya güvenli gıda temini için “İyi Tarım Uygulamaları”, “Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi” vb. isimlerde yapılan uygulamalar mevcut. Buna ek olarak “Organik Tarım” uygulamalarını da güvenli gıda kapsamında ele alabiliriz.
Güvenli gıda konusunda yapılan bu uygulamalar tüketicilerin istekleri ve beklentileri sonucunda ortaya çıkmış olması nedeniyle, yeme-içme ile tarım arasındaki etkileşimi göstermektedir.
İnsanların yeme-içme alışkanlıkları, istekleri ve beklentileri, tarım sektöründe faaliyette bulunan işletmelerin neyi ve nasıl üreteceklerini belirlemektedir. Bu nedenle, tarımsal üretimin planlanması, girdi kullanımı, üretim şekli, üretilen ürünlerin tüketicilere ulaştırılması gibi bütün olaylar aslında tarımın ekonomik boyutunun ne kadar geniş olduğunu göstermektedir.
Bir ülkenin tarım potansiyeli ve üretilen ürünler, ülkenin iklim ve arazi özelliklerine göre değişiklikler gösterir. Bir ülkede veya bölgede üretilen ürünler oradaki mutfak kültürünü de doğrudan etkiler. Ülkemizde sıklıkla kullanılan “Akdeniz Mutfağı”, “Ege Mutfağı” gibi kavramlar aslında birer mutfak kültürünü ifade etmekte olup sonuçta “Anadolu Mutfağı” veya “Türk Mutfağı” olarak ifade edilebilecek mutfak kültürünü oluşturmaktadır. İnsanların kendi ürettikleri tarım ürünleri ağırlıklı bir beslenme tercih etmeleri doğal karşılanmalıdır. Ancak günümüzde mutfak kültürünün değişime uğraması kaçınılmaz olacaktır.
Tarım ile yeme-içme arasındaki bağ, insanoğlu var olduğu sürece artarak devam edecektir. Tarım sektörüne gereken önemi vermeyen toplumlar kendi sonlarını hazırlarlar. Bu nedenle “Sürdürülebilir Tarım” çok önemlidir.
2- Tarım ve yeme-içme bağlantılı ne gibi projeler yürütülebilir? Tarım ekonomisi ve mutfak kültürü ilişkili çalışmaların faydaları veya dezavantajları neler olur?
Türk mutfak kültürünün korunması amacıyla geleneksel tarım ürünleri ile bu ürünlerin işlenme şekillerinin devam ettirilmesi üzerine bir proje yapılabilir. Geleneksel şekilde üretilen ürünlerin (pekmez, tarhana, peynir, ekmek vb. yöresel özellikler taşıyan ürünlerin) pazarlanması yoluyla kırsal alanda yaşayan insanlara gelir kazandırmayı, kırsal kalkınmayı amaçlayan projeler yapılabilir.
Tarım ekonomisi bilimi konuları içinde yer alan kırsal kalkınma kapsamında, kırsal turizm, eko-turizm, agro-turizm isimleri ile açıklanabilecek projeler yapılabilir. Bu kapsamda kırsal alanda konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarının yerel düzeydeki birimler tarafından kendi mutfak kültürlerini koruyarak karşılamaları amaçlanabilir.
Bu açıdan düşünüldüğünde Tarım Ekonomisi ve Mutfak Kültürü ilişkili çalışmaların faydalı olacağını ve en azından bölgenin kendine has mutfak kültürünün korunmasına ve sürdürülebilir olmasına katkı sağlayacağını düşünüyorum.
3- Beslenme, aşçılık ve yemek üzerine gözde alıntınız/sözünüz?
Yemek yemeyi seven bir insan olarak bana en uygun söz sanırım, “can boğazdan gelir” olsa gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler...