Gaziantep TUYAP Kitap Fuarı Ardından


Bugün istemeye istemeye olsa da Gaziantep’ten ayrılmak durumunda kaldım. Nitekim bulunma sebebin olan Gaziantep TÜYAP Kitap Fuarı bugün son buluyor ve yarın öğrencilerim ders için beni bekliyor.
Niye istemeye istemeye dönüyorum diyişimin arkasında birçok sebep yatıyor. Birincisi yeme-içme hayatları gerçekten imrenilesi olan Gaziantepliler kitap fuarına umduğumdan çok daha fazla ilgi gösteriyorlar. Tabi burada TÜYAP’ın kusursuz hazırlıkları ve şehirde tüm paydaşlarla işbirliği içerisinde olması oldukça etkili.
Demek ki bu şehirdeki insanlar midelerini, yani bedenlerini doyurdukları kadar; zihinlerini yani ruhlarını da doyurmayı iyi biliyorlar.
İkincisi üniversite yıllarında stajyer öğretmen iken öğrencim olan Şule ve eşi Erdal’ın Senay HAZNEDAROĞLU, Faruk ŞÜYÜN ve beni mükemmel bir şekilde ağırlamış olmaları. Eğitim hayatı boyunca oldukça başarılı olan Şule, kendi gibi bir ruha sahip olan Gaziantepli eşi ile birlikte bizlere yuvalama çorbası, lahmacun, pideler, köz patlıcan, zahter turşusu, patlıcan kebap, dolmalar, baklavalar ve nicesinden oluşan, ziyadesiyle lezzetli bir ziyafet yaşattılar. Öyle ki şu ana kadar yediğim en iyi Gaziantep yemekleriydiler. Her şey Erdal’ın ailesinin bahçesinden hasat edilen gıdalardan imal edilmişti. Zeytinyağı dahi!... Mis gibi meyvemsi bir kokuya sahipti. Pul biberi bile saatlerce koklanabilecek derece orijinal idi…
Sağolsunlar, varolsunlar; her daim leziz sofralarında sevdikleriyle birlikte olsunlar!

Üçüncüsü Oğlak Kitap’ın sempatik çalışanları ve TÜYAP’ın personeli. Başta Senay Hanım olmak üzere, Çiğdem, Ferhan ve diğerleri her zaman keyifle vakit geçirdiğimiz dostlarımız artık. TÜYAP personeli ise seyahatimizden, konaklamamıza kadar bireysel rahatımız için oldukça itinalı olmakla birlikte; gelen ziyaretçilerin keyifle kitap odaklı vakit geçirebilmeleri için girişten çıkışa kadar her süreci en ince detaylarına kadar düşünen insanlar. Güvenli giriş ve çıkışlar, söyleşi alanları, broşürler, imza alanları, zamanlamalar, tuvaletlerin temizliği, ortamın düzeni, ilk yardım odasının varlığı, danışma ofisinde gerçekten iyi yönlendirmeler yapılması gibi gibi…
Dördüncüsü gerek Gaziantep Üniversitesi’nde aşçılık programı ile gastronomi ve mutfak sanatları bölümü öğrencilerinin alanlarına yönelik kitap görgülerinin oldukça iyi olması. Gelen öğrenciler öyle ki geçmişte edindikleri kitaplar üzerine entelektüel sohbetler edip; yenilerini ise burslarının ve harçlıklarının son kuruşuna kadar sarf ederek edindiklerini dile getirdiler. Bu derece bilinçli bir grubun alan eğitimi alıyor olması üç beş yıl sonra gastronomi camiasını oldukça zenginleştirecektir…
Son olarak beşincisi ise havaalanında ve hatta uçak içerisinde insanların ellerinde baklava ve fıstık torbalarının bulunmasıydı. Hem sadece iki üç kişinin elinde değil, neredeyse uçakta bulunanların yarısından fazlasının!...
Ne mutlu artık gastronomi seyahatleri gerçekleşiyor ve ne mutlu ki bireyler güzel yemekleri dostlarıyla paylaşmak üzere gıda hareketliliğini sağlıyorlar.
Eee yaklaşık otuz yıl önce Yunan yemek yazarı Rena SALAMAN ‘Hayatımın geri kalanını Antep’e yerleşip baklava yiyerek geçirebilirim’ diye boşuna söylememiş…
Güzel şehir Gaziantep’e defalarca, sık sık gidebilmem; gidebilmeniz dileğiyle!












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uluslararası Doğrama Şekilleri, Usûller ve Özellikleri

Bir Aşçının Temel Özellikleri

Çıraklık/Kalfalık, Ustalık ve Usta Öğreticilik