Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Et, Et, Et...

Resim
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Ocak ayından beri 60 bin ton dolaylarında olan kırmızı et tüketimimiz Kasım ayında, Kurban Bayramı dolayısıyla 161655 ton olarak tahmin edilmiş. Bu oldukça yüksek bir rakam; kabaca 70 milyona böler isek, kişi başına 2.3 kg et tüketimi olduğunu bile söyleyebiliriz. Eğer eşit dağılım/dağıtım oldu ise gerçekten de bayram olmuş… Yine aynı istatistiklere baktığımızda önceki aylarda ve Kasım ayında büyük baş et tüketiminin küçükbaşa kıyasla oldukça fazla olduğu gözlenmekte (Kasım ayı: 116054 ton sığır, 41 ton manda, 37679 ton koyun ve 7881 ton keçi eti). Bu konuda da Orta Asya’dan gelen alışkanlıklarımızın değiştiğini söylemek mümkün. Nitekim eskiden koyun tüketiminin oldukça fazla olduğunu biliyoruz. Et diyince aklıma hemen Maria Yordanidu’nun “Loksandra: İstanbul Düşü” adlı eserindeki şu cümleler ve bir atasözü geliyor. Kısacık onları da aktararak sizlere lezzetler diliyorum! "Nerede kendisiyle konuşabileceğin, hangi eti istediğini

Muammer Çakı 7. Uluslararası Seramik Yarışması Sergisi’ndeki Yeme-İçme İlişkili Objeler

Resim
Bugünlerde ( 22 Aralık-13 Ocak ) Anadolu Üniversitesi, Merkez Kütüphanesi, üst sergi salonunda “ Muammer Çakı 7. Uluslararası Seramik Yarışması Sergisi ” var. Seramik, mutfak kültürleriyle az ya da çok, ilişkisi daim olan bir alan. Hâl böyle olunca bu yarışmanın sergisinde de yeme-içme ile alâkalı birçok sanat eseri görüyoruz. Tüm eserler harikulade ama buraya alanımıza girenleri koyuyorum. Fotoğraflardan sanatçı isimlerinin gözükmemesi ihtimaline karşı da aşağıya sıralıyorum. Bir de şu düzeltmeyi yapmam gerekli sanırım. Betül Toker muhteşem bir eser ortaya çıkarmış, onu görünce o kadar mutlu oldum ki anlatamam (sanat dallarının yeme-içme ile ilişkili ürünler vermesine bayılıyorum). Yalnız, çıtı pıtı masacığında, çorba kâsesi en üstte; buna tezat bıçağı en sağda, bıçakla çorba tüketemeyeceğimize göre kaşıklarla çatalları yer değiştirmeliydi. Kısaca yöntemi izah etmem gerekirse: menüde yer alan yemeklerin misafire servis ediliş sırasına uygun kuver * açılır. Tabağı merkez alı

Aşçılık Mesleği ve Hukukî Yeri

23 Kasım 2010 Salı günü, Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm Hukuku dersleri veren, değerli Avukat İlker Ünsever ve TUREB başkanı Sayın Şeref Yenen, alanlarında konferans vermek üzere Anadolu Üniversitesi’nin konuğuydular. İkisi de harikulade bilgiler aktardılar. İlker Bey özellikle meslekler ve hukuki yerlerine değindi. Ve şunu vurguladı: “ Nasıl bir hastane doktor olmadan işleyemiyorsa, bir otel de turizm konusunda eğitimli insanlar olmadan açılmamalıdır, alanın meslek çalışanları bu haklarını sonuna kadar aramadırlar!” Durumdan aslında herkes yakınıyor ama yıllardır maalesef ki hiçbir şey yapılmıyor! Bir eczaneyi kimse kafasına göre açamıyor ve işletemiyor, eczacılık diplomasına sahip olmanız isteniyor. Ama diğer yandan da insanları zehirleyen, hatta ölümlere yol açan yiyecek-içecek işletmeleri mantar gibi türüyor. Neden? Çünkü ilgili yaptırımlar yok. Çünkü orada çalışan aşçının diploma veya sertifika sahibi olması gerekliliği yok! Tamam, iş yeri açarken bazı belgeleri alıyo