Antik Yemekler



Sizlere ne zamandır yazmak istediğim bir konu vardı: “Antik Çağda Yemek Kültürü”. Başlığından bizleri kazanan bu konu 26.02.2010 tarihinde Anadolu Üniversitesi, Arkeoloji Kulübü tarafınca, çok yönlü organize edilmişti ve bendeniz de ne kadar şanslıymışım ki o gün üniversitedeydim. Türk Mutfağını Araştırma ve Uygulama Müdürü Doç. Dr. Dündar Denizer’in davetine hemen icap ederek, bu önemli konunun tadını çıkardım…

Teori kısmında şu an ismini hatırlayamadığım değerli bir öğretim görevlisi sade ve dikkat çekici bilgiler verdi. Bunlardan bazıları şöyleydi:

- Antik çağda reçeteleşmiş tarifler varmış.

- Dönemin aşçıları mesleklerine çok önem veriyorlarmış. Zenginlerin özel aşçıları bulunuyormuş ve yüksek gelirlerle aşçı transferleri gerçekleşiyormuş.

- Mezar taşları bu çağda yaşayanların meslekleri ve beslenme biçimleri hakkında önemli bilgiler taşıyormuş.

- Tahıl, bal, üzüm suyu, baharat, et, balık, şarap, meyve, vb dönemde tüketildiği kesin olan gıdalardan bazılarıymış.

- Balsum: şarap ve bal karışımıyla elde ediliyormuş.

- Şölenlerde yemek masa üstünde oluyormuş, tabak kullanılmıyormuş, dönemin ozanı anlatırken diğer taraftan da şarap içiliyormuş.

- 5 yy. sonrasında balık-sos tüketimi bilgisi varmış.

- Garum isimli sosun geçmişi çok eskilere dayanıyormuş. Bunun için balığın iç organları tuzda bekletilerek biriken suyu alınıyormuş.

- Üç öğün yemek yeniliyormuş. Bunlardan en önemlisi akşam yemeği imiş. Ardından ikinci sofra kuruluyormuş.

- Symposium denilen yemekli toplantılarda sadece erkekler bulunuyormuş ve bu oturumları ev sahibi yönetiyormuş. Şarap, bal, meyve gibi gıdalar tüketilip, ozanlar şarkı söyleyip, dansçılar dans ediyormuş.

- Dönemin içki kaplarında farklı şekiller bulunurmuş. Bunlardan ilginç bir tanesi; şarap kadehinin dibinde sarhoş adam figürü imiş.

- Roma döneminde; puls denilen bulamaç, sebze türleri, baharat karışımları tüketim bilgilerine ulaşılıyormuş. Ayrıca Yunan mutfağı Roma mutfağını da etkiliyormuş. Bu dönemde manav, fırın ve kasaplar da bulunuyormuş. 15 farklı çeşit ekmek tükettikleri, artık kadınların da yemek odasında bulunduğu, gümüş kaplar kullandıkları, kaşığın tek yemek aleti olduğu, mutfak eşyalarını gittikleri yerlere götürdükleri, yer mozaiklerinde yemek artıkları motiflerinin yer aldığı bilgisi de mevcutmuş…

Bu tarz çok değerli bilgileri sözlü olarak edindikten sonra fuayeye geçtiğimizde pekiştirme zamanı olduğunu anlamıştık. Çünkü arkeoloji kulübü, üniversitenin aşçılık bölümü ile işbirliği yaparak bazı yemekleri tadılabilir şekle getirmişlerdi, ayrıca seramik bölümü işbirliğiyle de antik kaplar bistroları süslemişti. Tadımları yaptıktan sonra; nice güzel etkinliklerin üstesinden bu şekilde gelebilmeleri dileğiyle salondan ayrıldık.

Umarım tüm üniversitelerimiz kendi alanlarında önemli organizasyonlar yapıyordur veya yapmaya çabalıyordur. Nitekim bu tarz çalışmalarda; öğrencilerin girişimcilik, iş başarma, organizasyon, koordinasyon ve en önemlisi kendilerini tamamlama yolunda yetenekleri gelişiyor. Bu kişiler mezuniyet sonrasında; insanlığa hizmet edebilecek, problem çözücü ve pozitif üreticiler oluyorlar.

Lezzetler…

Yorumlar

  1. Sitenizi biraz once buldum.Bir kac baslik okudum ama birakmayip biraz daha okumak istiyorum.Cok guzel bilgiler ve anlatimlar iceriyor.Iyi ki rastladim blogunuza.
    Tam , icine sut tozu koydugum kahveyi iciyordum ki kelebek diyeti sayfanizdaki yorumu gordum.Sonrasi burdayim iste, takipteyim.

    YanıtlaSil
  2. Nihal Hanım, ne mutluluk; bu sayede bende nihal-ce'yi tanıma fırsatı buldum. Takipçilerinizdenim...
    Lezzetler!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uluslararası Doğrama Şekilleri, Usûller ve Özellikleri

Bir Aşçının Temel Özellikleri

Çıraklık/Kalfalık, Ustalık ve Usta Öğreticilik