Kayıtlar

Aralık, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mengen Aşçılık, Türkiye'nin En Büyük Mutfak Kütüphanesini Kuruyor

Resim
Merhaba, Mutfak kültürünün geleceği için yapılan bu güzel çalışmaya elinizden geldiğince katkıda bulunmanız dileğiyle... (Mümkün olduğunca çevrenizede bahsediniz lütfen.) İyi günler-Osman GLDMR Mengen Aşçılık, Türkiye'nin En Büyük Mutfak Kütüphanesini Kuruyor Türkiye'nin ilk ve tek aşçılık okulu olan Mengen Aşçılık Okulu, Türkiye'nin en büyük mutfak kütüphanesini kurmak için proje başlattı. Türkiye'nin ilk ve tek aşçılık okulu olan Mengen Aşçılar Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, Türkiye'de bir ilke daha imza atarak mutfak kütüphanesi kurmaya hazırlanıyor. Kurmaya hazırlandıkları kütüphane projesi için de destek beklenildiği belirtilerek bir açıklama yapıldı.Yapılan açıklamada, projenin amacı hakkında şu bilgiler verildi:"Şu anda Türk mutfak kültürüne köklü katkılar sağlayacak dev bir projeye imza atıyoruz. Türkiye'nin en büyük mutfak kütüphanesini kuruyoruz. Osmanlı ve Türk mutfağından eserler başta olmak üzere dünya mutfaklarını da kapsayabilecek

Sakatat

İşkembe, kelle, paça; mideye en güzel cila. Ciğer, böbrek, beyin, dil; pamuk ola, soğan ve maydanoz da yanında... Kokoreç, baharatlı bir tat, Sıhhat verir sakatat, birini yiyen diğerine mutat... 27 Kasım 2008 OG Kimisine çok itici gelse ve ağzına bile sürmek, yüzünü bile görmek istemesede; Orta Asya'dan beri mutfağımızın ayrılmaz bir parçasıdır sakatat. Kimi zaman kahvaltılarda tüketilmiş, kimi zaman hastalara şifa niyenitine verilmiş; kimisi ayılmak için, diğeri de bayılmak için yemiş ve de yiyecekmiş, ömrü oldukça... Renkli mutfağımızın bu değişik tonlarınında korkmadan tüketilmesini, en azından bir kaç kez denenmesini tavsiye ediyorum; eminim devamı gelecektir... (Korkan, uzak duranlar için:) Görüşmek üzere, lezzetle!

Doğal tedavi - Unutulamayan hastalık

Resim
Ağır metal, pestisit vs. kalıntılı gıdalardan; dolayısıyla tahlilleri yapılmamış, ne olduğu doğru dürüst bilinmeyen besinlerden uzak durma fikrine sonuna kadar katılıyorum, nitekim bunların vücudumuzdaki uzun süreli birikimleri sadece bizi değil çocuklarımızı da olumsuz yönde etkiliyor. Fakat doğayla iç içe olmak, ondan doğrudan-aracısız faydalanabilmek, lezzetleri oracıkda tadabilmek mutluluğunun ise birçok dertten kurtaracak karşılıksız bir tedavi olduğunu düşünüyorum... Bu tarz yaşantılarımı hiçbir zaman unutamam(yine aklıma o mis gibi mantar-özellikle cincile- kokuları; hemencecik çay kenarında, tutulan balıkların tuz harici-hatta bazen tuzsuz- ince taşlar üzerinde pişmesini bekleme sabırsızlığı; bizzat çamdan acemice yaş fıstık toplarken başa gelen kazalar; bahar gelirken orman eteklerinde dizlere kadar çamura bulanma pahasına çiğdem peşinde koşma, vs vs... anıları dolşuverdi birden). Aslında çok basitler ama olmayınca eksikliği hiçbir şeyle ikame edilemiyor maalesef... Yani yaşar

Kurban Bayramı...

Resim
“Bir elim, kalem tutmuş, yazı yazar. İki elimde kazma toprağı kazar.” (Ziya Osman Saba) Gönüllerde güller, Günlerde mutluluklar, olması dileğiyle. Kurban bayramınız kutlu olsun…

Merhaba

Resim
Öncelikle merhabalar, İlk iş olarak güncellenmekte olan sitemin linkini veriyorum. Görüşmek üzere, lezzetler diliyorum... http://www.osmanguldemir.ile.biz/